25 Aralık 2012 Salı

Türkü Baba

Mesai saatini tamamlamış olmanın verdiği iç huzurla servise biniyorum. İnsanoğlu yapması gereken işleri tamamlayınca garip bir mutluluk duyuyor içinde. Beynin sorumluluk duygusundan sorumlu bölgesinin bir şekilde tatmin olmasıyla sonuçlanan bir dizi reaksiyonu bitirmiş oluyorsun sanırım. Nöronlar beyne sinyal gönderiyor, “Bak bu çocuk işini gücünü bitirdi, aferin ona, hadi şimdi biraz keyif yapalım” diyerek. Ya da şu an bilim dünyasının benden çok fazla utanacağı bir şekilde saçma çıkarımlar yapıyorum. Binlerce bilim adamı toplanıp beyne giden sinyalleri falan inceliyor, insanoğlu çağ atlasın, hiçbir şey gizli kalmasın falan diye, ben de burada “Nöronlarım şunu dedi, bunun hakkında fikir yürüttü, oturdu biraz, bir kahve içti” falan diyorum. Bilim adına kendimi hiç yetiştirememişim sanırım.

İç dünyamda kendimle alakalı bu tarz hesaplaşmalar yaparken ve “Gelip geçen yıllarımı keşke daha verimli kullansaydım, üniversite eğitimim boyunca kah orada gezip kah burada uyuyacağıma azıcık araştırma yapsaydım, öküz gibi yetiştirmişim resmen kendimi, anam, babam şu halimi görse ‘ne biçim evlat yetiştirmişiz, tam it kopuk oldu’ diyerek kendilerini derde, kedere verirler yemin ederim, Allah belamı versin benim ya!” şeklinde pişmanlıklar yaşarken, servisin teybinden ilginç müzikler duyuluyor. Bir abla “1,2,3,14” sayılarını bir müziğe uydurarak arka arkaya söylüyor. 3’ten ne ara 14’e geldik, aradaki sayıların neden bir hükmü yok, bilmiyorum. Sanırım bilimden anlamayan tek ben değilim. Buradan da konuyu yârine bağlaması ilginç. 4 tane sayıyla sevdiğin adamın gönlünü fethetmeye çalışmak ve bundan maksimum verim elde edebileceğini düşünmek, nereden bakarsanız bakın çok iyimser bir şey. “Adama 4 sayı söyledim, geldi, beni istedi” falan.
- Hüseyin, 1,2,3,14
+ Ah Necla seni seviyorum bebeğim.
Milletin ilişkisi ne kolay lan! Gidip sevgilimin suratına “7,26 ve inanamayacaksın ama 144” desem, “Erdem sen gerizekalı mısın ya!” der. Ben de sesimi çıkarıp bir şey diyemem tabii. Tıpkı müziği duyduğum anda, “Abi şunu değiştirin, bu ne böyle ya!” diyemediğim gibi. Fakat hoşuma gitmeyen şeyleri mimiklerimle belli etme gibi bir özellik edinmişim zamanında ve teybe ne kadar öfke dolu bakıyorsam artık, öndeki abilerden biri bana dönüp “Erdem değiştirelim istersen” dedi. Tam cevap verecekken de “Başka türkü bulalım mı?” diyerek soruyu genişletti.

Bugüne kadar bir türküden sıkılıp başka bir türkü dinlemek gibi bir aktivite içerisine girmedim hiç. Türkü dinlemedim yani özellikle. “Dur lan bi Karadeniz FM’İ açayım” falan gibi cümleler de kurmadım. Yani olmadı işte, ne bileyim denk gelmedi belki. Ya da bir ara gaza geldim “Ben rock, metal dinlerim abi, hayata bakışım o yönde çünkü. Düzene karşı bir bireyim sonuçta” falan diye. (Gerçi düzene karşı yaptığım en şiddetli başkaldırı hareketi de “Sınav ertelensin bugün ya banane! Erteleyecek abi o hoca bu sınavı! Başka yolu yok bunun!” şeklinde olmuştur) Sonuç olarak türkülerle aramda herhangi bir ilişki yok. O yüzden “Evet abi ya başka bir türkü bulalım şöyle, yanık yanık dinleyelim” şeklinde bir cevap vermem mümkün değil. “Ya ben pek…” diye başlayan bir cevap bulmuşken, abiden, kendilerine Anadolu’nun bağrından kopan türkülerle dolu bir CD hazırlamam ve bunu serviste dinlememiz şeklinde bir istek geliyor. Google’a girip “Anadolu’dan türküler bedava indir” yazarak türkü indirdiğimi düşünüyorum. Flash TV izleyip playlist hazırladığım falan geliyor gözümün önüne. 165 türküden oluşan bir mp3 hazırlayıp üzerine de “Anadolu Türküleri Full Mp3” yazdığımı hayal ediyorum. Allah’ım galiba bunları yapamayacağım. Az önce tamamlayamadığım cümleyi şimdi biraz daha geliştirerek tamamen söylüyorum: Ya ben pek dinlemem öyle türkü falan, anlamam yani, şimdi gider saçma sapan şeyler indiririm, hiç beğenmezsiniz.

“Ya olsun sen yanık türküler diye ara, çıkanları CD’ye at” diyor abi. “Peki” diyorum, çünkü “Hayır” diyemiyorum insanlara. Görevim zorlu. İlla yanık mı olması gerekiyor acaba yoksa hafif şen şakrak da olabilir mi? Mesela samanlıktan samanı kaldıramayan Zühtü’nün başına gelen komikli şeyleri anlatan bir türkü falan da olur mu? Çeşitli sorular var aklımda fakat türkü dağarcığı diye bir kavrama sahip değilim. Yine bilime, teknolojiye başvurup Google’da bir şansımı deneyeyim. Hem sinir sistemimiz hakkında atıp tuttuktan sonra, belki bilim dünyasına kendimi affettirebilirim, teknolojiyi verimli kullanıp.

Not: Olayın gerçekleştiği günün akşamında Erdem, Google’a “türkü indir mp3”, “free download türkü”, “bedava full türkü” yazarak çeşitli araştırmalar yaptı. Bulduğu türkülere kendini kaptırıp flütle eşlik etti. Hatta araştırmasını o kadar uzattı ki türkü dinleye dinleye bir adet pala bıyık sahibi oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder