14 Şubat 2013 Perşembe

Omni

“Kıvrana kıvrana gideceğine sallaya sallaya git”. Aldığım şeyler için poşete gerek olmadığını söylediğim ve elimdekileri çantama atmak için kıvranırken bu zavallı halimi gören bakkal amcanın aforizması bu. Aklıma estikçe çikolata, bisküvi falan alma ama bunları aldıktan sonra hepsini çantamda unutup günler sonra tüketme gibi bir hobim var. Hep poşet alma gibi bir alışkanlığım olmadığı için oluyor bunlar. “Elimde çanta var, poşeti ne yapacağım” düşüncesinin eseri. Çantaya atınca derinlerde bir yerlerde kayboluyorlar, ben de unutuyorum aldığımı, son kullanma tarihleri geçen şeyleri yiyince de “Midem ağrıyo lan benim!” diye dolaşıyorum ortalıkta. Peki, neden poşet almıyorum? Türkiye’nin en iyi kimya bölümlerinden birinden mezun olan bir kimyager ve Türkiye’nin en iyi üniversitesini bitirmiş bir öğrenci olarak “Plastiğin dünyamıza çok fazla zararı var, doğada yok olma süreleri çok uzun ve çevreyi inanılmaz bir şekilde kirletiyorlar” şeklinde düşünerek bilinçli bir tüketici olmam gerekirken, aklıma gelen fikir şöyle oluyor: “Lan adam para verip poşet almış o kadar, adamın ekmeğinden kısıp aldığı bu poşeti eve gidince duyarsız bir köpek gibi atacağım çöpe. Yazık günah değil mi adama? Çocukları evde yemek bekliyor, adamın para götürmesi lazım, o paranın bir kısmıyla poşet almış, ben de öküz gibi kullanıyorum onları!”

Böyle basit şeyler düşünerek neden bir bakkalın gözüne girmek istediğimi bilmiyorum. Yani adam benim arkamdan diyecek ki: “Vay be helal olsun çocuğa, benim bu alışverişten maksimum kar sağlamam için elinden gelen her şeyi yaptı!” Niye hakkımda böyle bir düşünce geliştirilmesine ihtiyaç duyuyorsam artık! Nasıl bir ilgi muhtaçlığıdır bu! Hadi bakkal küçük işletmedir, azıcık para kazanıyorlar zaten marketler yüzünden. Ama yurdum bakkalını düşünüp kötü laflar hazırladığım marketlere gidince de aynı şeyi yapıyorum ben. Aldıklarımın hepsini bir poşete doldurma, eğer sığmıyorsa da parasını ödediğim şeylerin bir kısmını geri bırakma gibi bir zorunluluğum varmış gibiyim sanki. Artık poşetin tutacak yeri kalmıyor, kopuyor elimde, sonra da “Laaaann poşet koptu laaan!” diye koşa koşa gidiyorum eve. Yemin ederim salakça yetiştirmişim kendimi, nerede bana sıkıntı çıkaracak şey var, onu yapmak için ölebiliyorum bu uğurda.

Aldım poşeti bakkaldan, minibüse bindim, dedim ki kendi kendime: “Adama bozuk para vereyim de şimdi görmedik gibi 50 lira uzatsam, bir de onu bozmak için uğraşacak. Yazık günah! Hem arabayı idare etmeye çalışıyor, hem bana para verecek bir yandan da. Bir kaza yapsa ne olacak! Evde çocuklar bekler, eşi bekler. Hayvanlığın lüzumu yok!”. Kendime saydırdığım bu laflardan sonra cebimdeki bozuk paraları çıkartmaya çalışırken de yarısını yere döktüm. Ulan şimdi yere eğilip toplasan milletin gözünde çapulcu gibi olacaksın, bir taraftan da bebek gibi bir 50 kuruş sana bakıyor yerden. Paraların bir kısmı da koltukların altına gitti. Kaç yaşında olursan ol, oturan yolcunun bacaklarının altına yatmak çok çirkin bir görüntü. Düşünsene o sırada yeni bir yolcu falan binse, bakacak minibüsün içine, birkaç kişi oturuyor ve bir de yerde bir adam var, sürünüyor milletin ayaklarının altında. Bacakların arasından bir kafa uzanıyor falan. Çok kötü lan! 2 liralık yolculuğu, yere düşürüp toplamadığım paralarla 9 liraya çıkardım, bir de milletin “Salak, valla gerizekalı bu çocuk” bakışlarına maruz kaldım.

Sonra o utanç içinde boş bir yer bulup oraya oturdum ve kafamı öne eğerek bakkal amcanın az önce söylediği bu sözü biraz düşünüp, eğer işe yarar sonuçlara da varabilirsem bu sonuçları hayatıma uygulama kadarı aldım. Ne demişti bana: “Kıvrana kıvrana gideceğine sallaya sallaya git”. Yani belki de “Elindekilerle cebelleşeceğine, poşetini al, adam gibi git. Elindekileri düşürmeyeceğim diye iki büklüm yürüyeceğine bir insana yakışır şekilde dimdik yürü. Sen onlara sahipsin, onlar sana değil. Onların dediğini, istediğini değil, senden bekleneni yap ve onlara fırsat verme. Onlar seni düşürmek için aklına gelmedik işlere kalkışıp, yere düştükten sonra sanki hiçbir şey yapmamışlar gibi yer çekimini suçlayacakken; sen bunlara mahal verme ve yapılan yanlışa yer çekiminin, hava basıncının, suyun kaldırma kuvvetinin ya da direkt olarak dünyanın değil, tam olarak onların neden olduğunu göster onlara. Onların dediği olsun diye eğileceğine, kendi isteğin olsun ve yürü. Rahat rahat, huzurlu, mutlu, onurlu, gururlu, umutlu yürü. Düşeceksen kendin düş, acı çekeceksen buna kendin sebep ol ve yine mutlu olacaksan, sen, kendini mutlu et. Yaklaşık 10 dakika içinde hayatından çıkıp gidecek şeyler için kendini yıpratma. Ya da poşette mi unuttun onları? 10 dakika olmasın da 3 gün olsun. 2 hafta olsun. Ne kadar olursa olsun. Gidecekler. Gideceğini bildiğin şeyler için ne diye yoruyorsun kendini? Ben poşet veririm sana. Bir poşetin lafı olmaz. Sana verilenlerin yanında bir poşet çok mu önemli sanki? Poşeti çöpe atsan ne olur! Ama unutma ki sende bir akıl var. Poşeti at gitsin ama aklını kullanmayı unutma. Başkaları aklını kör etmeye çalışsalar da, sen onları yine o yok etmeye çalıştıkları aklınla yeneceksin. Bil bunları. Parayı da yere eğilip almadığın çok iyi oldu. Aslında biliyorsun bazı şeyleri. Farkındasın belki de çoğu şeyin. Zaman zaman uyguluyorsun da bunları. Yere düşen, senden giden şey, kendi seçti orada olmayı. Kimsenin eli değmese de ya da herkes üzerine basıp onu kirletecek olsa da, o orada kalacak. Sen eğilme. Yerdeki kıvransın, sen değil. Sen sallaya sallaya git. Git. Gerisini bırak.” demek istedi bakkal amca bana. 6 adet kelimeden bunları ve buna benzer şeyleri çıkarmamı istedi.

Gerçi pek bir neşeli söyledi o cümleyi, ciddiyet arasan çok az bir şey bulabilirdin ama belki de önemli olan nasıl söylendiği değil, ne söylendiğiydi. Amacına ulaştı mı peki? Evet. Poşeti aldım, minibüsten indim ve sallaya sallaya yürüdüm. Ben kulağımdaki şarkıyı dinleyip ona eşlik ederken ve sallana sallana yürürken, indiğim minibüs de, ben içindeyken düşündüğüm kişiler ve vardığım sonuçlarla sallana sallana gitti. Sadece bir kere dönüp baktım geriye ve şarkının o sırada söylenen sözüne eşlik ettim:
in this place called time
i'm everything
everywhere
i am all

* Şarkı sözlerinin Türkçe’si:
Zaman adlı bu yerde
Ben her şeyim
Her yerim
Hepsiyim




http://www.youtube.com/watch?v=JBUYQ7-kGhY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder