29 Nisan 2013 Pazartesi

25

Bir kitabın 10000 adet basıldığını ve bunların hepsinin satıldığını düşünelim. Sen de aldın ve okudun bu kitabı. Demek ki senin gibi 9999 tane daha insan var. Okuduğun ikinci bir kitabı, bu 9999 insan içinden alan insan sayısını düşün. Çok büyük ihtimalle karşına çıkacak sayı 9999’dan daha az olacak. Artık senin gibi olan insan sayısı daha az yani. Üçüncü bir kitap, dördüncü bir kitap diye ilerledikçe bu sayı gittikçe azalacak ve ortak yönünün olduğunu düşündüğün insan sayısı belki de bir elin parmaklarını geçmeyecek.

Elindeki bu çok az insanın senin sevdiğin herhangi bir şarkıyı sevme ihtimalini düşün. Karşına çıkan sonuç çok az olmalı. Kurtarabildiklerinle ikinci şarkıya ilerle şimdi. Bu şarkıyı günde 5468448447971 kez dinlediğini ve yanındakilerin de onu dinleyebilmiş olacağını hayal et. Ama yok olmadı, yolda kaybettin bazılarını değil mi? Üçüncü şarkıya geç, başka bir şarkıcı ya da grup bul, hepsinden aynı keyfi almaya çalış derken iyice yalnız kalacaksın sanki.

Kitapları geçtin, müziği bitirdin, o zaman şimdi bir de dizi, film falan düşün. Aynı kitapları okuduğun, aynı şarkıları dinlediğin insanlarla bir de aynı dizileri ve aynı filmleri seyredebileceğini hayal et. Giderek zorlaşıyor olmalı her şey. Dünyada milyarlarca kitap, trilyonlarca şarkı, bir sürü bir sürü dizi ve film var ve evet, bunların hepsinin sayısı arttıkça, diğer insanlarla aynı şeyleri yakalama ihtimalin git gide azalıyor. Basit matematik aslında bu. Payda arttıkça kesrin değeri küçülür ve elinde hiçbir şey kalmayacağına dair inancın tavan yapar. Yani işin çok zor. Ama diyelim ki öyle bir rastlantı oldu ki, tüm bu sayılanlardan aynı zevki alabildiğin bazı insanlar kaldı. Kendini şanslı sayman için yeterli mi bu? O zaman şuna bakalım.

Bu insanların içinden kaç tanesiyle herhangi bir olaya tepki verirken aynı kelimeleri kullanabilirsin peki? Ya da bu insanların içinden kaç tanesi senin çok sevdiğin kelimeleri kullanır konuşurken? Kimle aynı düşüncelere sahip olabilirsin? Kimle bir olay hakkında aynı yorumları yapabilirsin? Su içtiğin şişenin boyutundan, kitap okurken altını çizdiğin cümleye kadar geniş bir skalada düşün her şeyi. Hepsi aynı olacak. İmkansıza çok yaklaştık sanırım. Hatta geldik.

İmkansız çünkü bu değil mi? Çünkü bunların olabilmesi için senin karşında senden bir tane daha olmalı sanırım. Bir şey diyeyim mi sana? Yine de umudunu kaybetme ve “Benden bir tane daha olur mu ya! Saçmalama!” deme. Evet, haklısın, payda arttıkça kesrin değeri küçülüyor, sıfıra yaklaşıyorsun git gide. Sıfır demek boşluk demek. Boşluğu kim ister ki zaten! Ama şunu da düşünmek lazım, sıfıra gelmeden bir tık önce çok değerli bir ihtimal var. Hiç kimsenin kolay kolay ulaşamayacağı bir ihtimal. Sadece bir kişiyle ulaşabileceğin olağanüstü bir ihtimal. Eğer bir gün oraya ulaşırsan, iç sesinle birlikte kendine “Başardık!” diye fısıldamayı unutma. Ben de orada olacağım zaten, görüşürüz mutlaka.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder