23 Nisan 2012 Pazartesi

Ergenus Sapienus

Dünyanın en zor şeyi ne diye sorsalar bana, şöyle etrafıma bir bakarım ve “Ergenlik” diye cevap veririm. Ergen kafasına sahip olmak gerçekten katlanılmayacak bir durum. Her şeye bir isyan, ona buna bağırma, aşık kafası yaşama, terk edilmiş ve bundan dolayı bir daha asla hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına inanmış bir psikolojiye sahip olduğunu iddia etme falan, çok sıkıntılı şeyler bunlar.

Peki bir insanın ergen olduğunu nasıl anlayabiliriz? Aslında anlamak için çok da çaba sarf etmemize gerek yok, kendileri gösterir zaten. Örneğin; mimikler. Bir insanın mimiklerinden, o insanın hangi yaş aralığında olduğunu çıkarabiliriz. Mesela suratında meraklı bir ifade barındıran tipler genellikle çocuktur, leyleklerin kendilerini nasıl getirdiğini en ince ayrıntısına kadar öğrenmek isterler ve bunu suratlarına yerleştirdikleri o merak ifadesiyle en güzel şekilde belli ederler. Yaşlı insanların suratında ise dert mimikleri diye adlandırdığım ifadeler vardır. İşte, kaşlar çatıktır ve gözler uzaklara bakar hep. Bir ergen ise suratında hep bir nefret ifadesi barındırır. Dünyaya karşı gelir ve sizin söylediklerinizi hiçbir şekilde anlamayacağını, çünkü dediklerinizin saçma sapan şeyler olduğunu size hissettirmeye çalışır. Mesela bir ergenin suratında hep bir “Nasıl ya?” ifadesi vardır. Bu ifadede dudaklar yana doğru çekilir, gözler kısılır ve ifadeye inandırıcılık katmak için sağ el zeminle 30 derece açı yapacak şekilde havaya kaldırılır ve yan çevrilir. Böylece size “Salak mısın sen ya! Öyle olur mu o!” demek istenir. Ergenler her şeyin en doğrusunu bilir.

Bir de ergen olmanın gerektirdiği şeyler vardır. Mesela aşk acısı çekmezseniz olmaz. Hatta çektiğiniz acıları oraya buraya çeşitli cümleler yazarak göstermeniz mecburiyettir. Nasıl sözler olabilir peki bunlar? İşte ne bileyim, “Hafızama sen yerleş diye her şeyi silebilirim” ya da “Sence ona gerçek duygularımdan bahsetmelimiyim?” falan gibi. Hatta mesela son cümlede “miyim” soru eki kendisinden önce gelen kelimeye bitişik yazılmalıdır ki ne kadar karmaşık bir iç dünyanız olduğunu herkese gösterebilesiniz. Yani kafanız o kadar dalgın ki “mi” soru ekini bile ayırmayı unutuyorsunuz. Ve tabii ki o zalim insan sizi hiçbir şekilde anlamıyor. Anlamayacak da. Hem niye yaşıyoruz ki zaten değil mi size “Hey i love you too” diyecek bir insan olmadıktan sonra? O yüzden bu sözlerle birlikte aynanın karşısına geçip elinizdeki telefonda fotoğraf çekmeli ve bu fotoğrafı da çeşitli şiir dizeleri eşliğinde Facebook’a eklemelisiniz.

Ergen insan ilginç işler peşinde koşan insandır. Mesela bir filmi tersten izler , akbilini otobüse binince değil otobüsten inerken basar ya da aldığı kitabı biraz okuyup, sonra en sonuna bakar, olayı öğrenir ve sonra kaldığı yerden devam eder. dünyadaki kalıplar ona ters gelmektedir ve buna karşı çıkmalıdır. Hem bir kitap baştan sona okunur mu lan! Ne büyük saçmalık! Atlaya atlaya gitmek lazım.

Evet, etrafımdan edindiğim izlenimler böyle. Biz de yaşadık ergenlik, hatta suratım çok kötüydü bir ara, sivilce falan, iğrenç bir şey. Ama teknoloi ilerledikçe ergenlik daha da pis yaşanır hale geldi ne yazık ki. Eskiden ergen demek defterlerin arkasına “HATE” ya da otobüs koltuklarının arkasına “Çok yalnızım” falan yazmak demekken, şimdi her türlü ortamda bir isyan modu görülüyor. Birilerinin artık günümüz ergenlerini karşısına alıp “Bak oğlum/kızım, yok senin için hafızamı silerim, yok senin için dünyayı yakarım, 20 gün çıktık ama hayatımın aşkıydı o, unutamam asla onu demek falan bunlar yalan şeyler. Ne gördün de hayatını silip attın bir anda, yok ölürüm ben artık bilmem ne! Bırakın böyle saçma şeyleri de aldığınız bir kitabı insan gibi okumasını öğrenin” demeli bence. Dese iyi olur yani.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder