21 Ocak 2011 Cuma

O Kahveyi Dökmeyecektim Vol.2

Bir hevesle yaptığım kahveyi, kupamı elime aldıktan yaklaşık seksen üç saniye dökmek gibi bir alışkanlık edindim. Sanki kahveyi yapma amacım kafein almak değil de seksen bir, seksen iki diye sayıp tam seksen üç olmak üzereyken kupayı ters çevirmek. Sonra da olaya inandırıcılık katmak istiyormuş gibi oraya buraya kaçışmam da takdire şayan bir hareket olsa gerek.

Daha önce kahveyi üzerine dökerek ısıtmak ve soğutmak olmak üzere iki fonksiyonu olan garip cihazı bozduktan sonra gözümü daha yüksek hedeflere dikmiş gibi davrandım ve içi kahve dolu olan kupayı masamın üzerinde duran telefonumun tam olarak üzerine getirdiğimde “dur şunu sağ elimden sol elime alıyım” gibi anlamsız bir iş yapmaya kalktım. Sıcak olan herhangi bir şeyle ilişkimi minimum düzeyde tutmaya çalışırım her zaman. “Çay sıcak içilir” mantığını asla benimsemeyen bir insanımdır mesela. Sadece çay değil, kahve de soğuk içilmelidir bence. İşte “kahveyi soğusun diye sol tarafıma alıyım, bunun için de sol elimi kullanayım” diye kupayı elden ele uzatırken, sol elim kupanın tutmacını değil de kendisini tutmaya kalktı ve sıcakla temas edince de “ehe ehe” diyerek kaçtı. Dengesini kaybeden kupanın içindeki kahvenin bir kısmı da gitti telefona döküldü. Verdiğim tepki çok basitti: Lan!

Kahveyi dökmek neyse de (zaten kahvedir sonuçta, ya içilir ya dökülür, çok fantastik şeyler beklememek lazım belki kahveden) bu dökülen kahveyi temizlemek gerekiyordu. Aklıma tabii ki hemen masamın çekmecesinde duran Dalin markalı ıslak mendiller geldi. “Allah’ım ne zekiyim hemen bir çözüm bulabildim” diyerek kendimi övmeyi de ihmal etmedim, elim çekmeceye doğru uzanırken. Çekmeceyi açıp, elime ıslak mendilleri aldığımda ise yapmam gereken işi unutarak Dalin markalı ıslak mendilleri koklamaya başladım. “Ne günlerdi be!” diye garip yorumlar yaptım sanki bebeklik zamanlarımı hatırlıyormuş gibi. Kahve telefonun hücrelerine kadar dayanmıştı ama ben hala Dalin kokluyordum. Artık paketin üzerindeki civcivi sevmeye başladığımda ise yapmış olduğum saçmalığın farkına vardım ve hemen işime yoğunlaşmam gerektiğine inandım. Bir hevesle işimi tamamladıktan sonra diyebilirim ki Dalin’le karışan kahve kokusu pek hoş değil. “Dalin dalında güzeldir” diye iğrenç bir cümle kurmama da neden oldu bu durum.

Tüpte kaçak olup olmadığını çakmakla kontrol eden bir tüpçü gibi davranarak temizlendiğine inandığım telefonu şarja taktım. Olağanüstü güzellikte ışımalar bekledim telefondan fakat herhangi bir şey olmadı. Acaba doğru düzgün temizlediğim için sevinmeli miyim yoksa elektriksel bir şovu kaçırdığım için üzülmeli miyim karar veremedim. Kararsızlık yaşadığım anlar çok fazladır ve bu anların sonunda aldığım karardan şimdiye kadar hiçbir şekilde memnun olmadım. Markete girerim, alacağımı alırım ve artık kasaya doğru ilerleme vakti gelmiştir. Çok büyük kararsızlık yaşayarak önümde duran 2-3 kasadan birin tercih ederim (iki kasada da sıraya girme gibi bir yeteneğim yok) ve o kasa artık durur. Ya kasanın fiş kağıdı (fiş kağıdı?) biter ya da önümdeki insanın kredi kartı sorun çıkarır. Bense bu kasayı tercih ettiğim için duyduğum pişmanlık yüzünden alacaklarımı bırakma noktasına gelirim. Sonra “ne bırakacağım yaa o kadar aradım, buldum” gibi bir mantık geliştiririm ve azap içinde orada beklerim. Bu beklemelerim bazen o kadar uzun sürer ki aldığım şeylere zam bile gelir.

Zamlı ürün almakta da üstüme yoktur. Tanesine 15 lira denen şeyden iki tane alınca, “indirim olur mu acaba?” umuduyla sorduğum “ne kadar yaptı abi?” sorusuna “35 lira yaptı abi” gibi bir cevap almam durumun vahametini gösterir sanırım. “Ve 35 lirayı verip onları aldım” da demeyeceğim tabii ki! O kadar da değil! Ama oradaki abi bendeki potansiyeli gördü büyük ihtimalle.

Temizlik yapma potansiyelimi de telefonumu güzelce temizleyerek gösterdiğime inanıyordum ki gelen mesaja cevap vermeye kalktığımda, bastığım R tuşundan kahve damlacıkları fırladı. Sonra D’ye bastım, orada da kahve vardı. X’te de hatta F’de de… Ama M’de falan bir şey yoktu. Hafif bir mutluluk duymadım değil bu durumdan ötürü. Sonra iki tane daha Dalin mendil aldım elime, önce kokladım, sonra telefonu temizlemeye giriştim. “Kahveyi dökmeyeydim iyiydi” dedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder