26 Aralık 2010 Pazar

Can Sıkıntısı

Can sıkıntısının çok berbat bir şey olduğuna emin oldum bugün. 4 gblık mp3 playerdaki tüm şarkıları silip, aynı şarkıları yeniden mp3 playera attığımı söylersem ne şekil bir can sıkıntısıyla uğraştığım daha net anlaşılabilir. Saçma işlerle uğraşmakta üstüme yoktur ama bugünkü bu davranışım beni bile hayrete düşürdü. Gerçi bir kere de okuduğum kitaplarda altını çizdiğim cümlelerin altını bir kez daha çizmiştim can sıkıntısından. Hangisi daha çok hayret edilesi bir şey karar veremedim.

Son günlerde bir de “karar verememe” gibi bir sorunla uğraşmaktayım. En başlarda yaşadığım “hangi kitabı okusam?” kararsızlığının “çayımı hangi kupaya koysam? Starbucks’tan aldığım devasa kupaya mı yoksa kırmızı Nescafe kupasına mı?” boyutlarına ulaşması beni korkutmuyor değil. Basit bir “kupaya çay koyma” prosesi için kupaların önünde 27 dakika vakit geçirmek akıllı bir insanın yapacağı bir hareket olmasa gerek. Tabii bu süre içinde çaydanlıktaki suyun buharlaşarak bir yudumcuk kalması ve tekrar su doldurup onun kaynamasını beklemek de beni çileden çıkaran şeylerden biri. Yani benim çay içmeye niyetlenmem ömrümden 3 yıl götürüyor.

Aslında bu tarz, nispeten daha küçük konularda kararsızlık yaşamaktayım. Kesin kararlı olduğum ve benim için çok önemli olduğuna inandığım konular vardır. Mesela uçlu kalemim için Tombo marka uç alma yönündeki kararım hiç değişmez. “Acaba Faber Castell mi alsam?” diye hiç düşünmem. (Bu arada Tombo aslında Tombow’muş. Öğrenciler arasında Tombo olarak bilinir, hatta ben de öyle biliyordum ama internetten baktım şimdi. Gerçeği öğrendim ama Tombow benim için hala Tombo’dur ve bu konudaki kararım da değişmeyecek.) Uç konusu açılınca aklıma şu geldi: Tombo (bakın ne kadar kararlıyım!) uç kutusunun içinde 12 tane uç olur ama bir keresinde 13 uç çıkmıştı ve çok mutlu olmuştum. Hangi akla uyup o uçları saydım şu an bilemiyorum. Büyük ihtimalle ilkokulda birisinin gazına gelmişimdir. İlkokul gaza getirme yuvasıdır. Ayrıca fazladan gelen 1 uca çok sevinecek kadar nasıl da alçalmışım! Bundan sonra 3 tane bile fazladan uç çıksa sevinmeyeceğim. (Anlaşıldığı üzere uçları saymaktan vazgeçmiyorum; işte hep can sıkıntısından.)

“Müzik dinleyerek Bejeweled Blitz oynıyım hem can sıkıntım geçer hem de Çağıl’ı geçerim belki belki, bir taşla iki kuş vururum nihoho” diye düşündüm ve masaüstündeki Bejeweled Blitz simgesine tıkladım. O yüklenene kadar şarkı seçerim diyip media playerı açtıktan sonra ne kadar basit işlerin peşinde koşan bir adam olduğumu fark ettim. Çok prensipli birisiymiş gibi iki saniyenin peşinden koşuyordum. Önce buna sinirim bozuldu. Bejeweled Blitz’de Çağıl’ı geçemedim, üstüne dinlediğim şarkı iyice moralimi bozdu. Sonra Facebook’ta bir mesaj geldi. Bütün can sıkıntım geçti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder