22 Aralık 2010 Çarşamba

Shuffle Me!

Mp3 playerlardaki (telefonlarda, medya oynatıcılarında falan da var biliyorum) shuffle özelliği hiç kullanmadığım bir şeydir. Sabah kalktığımda gün içinde hangi saatte ne yapacağım beynim tarafından otomatik olarak planlandığından (beynimin düzgün bir şekilde yaptığı tek iş bu olabilir) müzik dinlerken de hangi şarkıyı dinleyeceğime ben karar vermek isterim. Hatta çoğu zaman “bu şarkıdan sonra hangi şarkıyı dinlesem?” diye düşündüğümden o an dinlediğim şarkıdan hiçbir şey anlamam. Fakat bugün “hangi şarkıyı dinlesem yeaa?” diye düşünmek zor geldi ve kendimi shufflea verdim.

Shuffle özelliğini sığ bir insan olduğum için şöyle açıklayabilirim: İşte kafasına göre şarkı çalıyor müzik dinlediğin şey. Ondan ona, ötekinden berikine atlıyor. Hatta bazen “aa bu şarkıyı atmış mıyım yeaa mp3 playera?” gibi tepkiler de vermek mümkün olabiliyor sanırım. İnsanımız bu şekilde tepkiler vermeye meyilli, gözlemlerim sonucunda bunu söyleyebilirim. Her neyse.. Shuffle özelliğini bulana kadar epey zaman harcadım. Bu süre içersinde mp3 playerı kapattığım bile oldu. “Kapatıp açalım belki olur” düşüncesi benim tarafımdan da benimsenmiş meğerse. Kapatıp açınca olmadı ama bütün kombinasyonları denediğim için mutlu sona ulaştım. Tabii bu özelliği bulana kadar otobüs de ineceğim durağa geldi. Otobüsün kapısı açıldığında elimde mp3 playerla zafer kazanmış bir komutan edasıyla otobüsten indim. “Bari yürürken müzik dinliyim” diye düşündüm ve shuffleın ilk meyvesini vermesini bekledim. Katatonia’dan “My Twin” çıktı karşıma. “Shuffle shuffle dediniz bu muydu!” diye sinirlendim. Bu şarkıyı dinlememeliydim sanırım bu günlerde. Bunları düşünürken, Jonas abi (Katatonia’nın solisti olur kendisi) sözleri söylemeye başladı tabii ki. Bu şarkının kanımca en etkili bölümü kısık sesle söylenen “you used to be like my twin and all that's been. was it all for nothing?” sözleridir. Her şeyi getirir aklına ve tabii ki bir sürü soru sorar ki en üzücüsü şarkının dizesinde geçen son sorudur: Was it all for nothing?

Her şeyin boşuna olduğu sorunsalı hemen hemen herkesin takıldığı bir şeydir. Kimi zaman vefat eden kişinin fotoğrafına bakarken sorarsın bu soruyu, kimi zaman da ayrıldığın sevgilin ya da bir türlü başlamayan ilişkin sordurur bunu. Kaybettiğin o çok değerli insanı görme ihtimalin yoktur belki ama görme ihtimalin olan insanlar daha çok yıpratır seni. Çünkü “it was all for nothing” konsepti daha uygundur bu duruma. Çünkü “it was all for nothing” olduğu daha çok sokulur gözüne. Çünkü kaybettiğin insan için elinden gelen her şeyin en iyisini yapmış olabilirsin, o da senin için en güzelini yapmıştır belki. O gittiği zaman hayıflanman gereken şey o kişinin yanında olmaması durumudur. Diğer durumda hem boşunadır yaptıkların ve yanında da yoktur o kişi. Şimdi şöyle bi düşünce gelebilir insanın aklına: ee iyi de o kadar şey paylaşmışsın, neden boşuna olsun? O zaman şunu diyebilirim ben de: O kişinin yanında olması sağlamıştır o paylaştığın şeyleri, o olmayınca paylaştığın şeylerin de bi önemi kalmamaktadır. Her şey boşunaymış ki demek ki yanında yok şu an. (Sığ bir insan olduğum için bu kadar felsefe yapabiliyorum.)

Şarkının “Are you strong when you're with him do what has placed you above us all” dediğini fark ettim sonra. “Negzel şarkı be!” dedim. “Shuffle ne iyiymiş” dedim. Kendimi shuffle yapasım geldi.

(Yazıyı yazarken hangi şarkıyı dinlediğim belli sanırım)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder