9 Aralık 2010 Perşembe

ÇÖ

Saat 03:18 olmuştu ama ben hala uyumamıştım. Bu saate kadar uyumayıp, çok önemli bir iş yaptığımı zannetmeyin. Kimi gece geç vakitlerde oturur roman yazar, kimi teorem ispatlar ama sığ bir insan olduğum için benim iki saattir yaptığım tek şey arkadaşlarımın facebook profillerini gezmek ve “aaa”, “vaaay”, “ehe ehe” ve “poff” gibi o an çok önemli olduğunu sandığım ama basitlikten öteye gitmeyen saçma tepkiler vermek. Ve birden karşıma o ifade çıkar: "küçüktür 3". Sevgili olan bir çiftin erkeği, kız arkadaşının profiline girmiş, bu ifadeyi postlamıştır ve sonunda çok tatlı, minicik bir kalp elde etmiştir. Artık herkes çocuğun kızı ne kadar çok sevdiğinden emindir, aman ne güzeldir.

Bu ifadeyle ilk karşılaşmam bir kızın avucunun içini fotoğraf makinesine doğrultması, üşenmeden avucunun içinin fotoğrafını çekmesi ve bunu paylaşıma değer bulması ile olmuştu. İlk tepkim şuydu: Bu ne lan? Sonra bir apartmanın dış cephesinde gördüğüm bu ifade, iyice meraklandırdı beni. Neyin 3’ten küçük olabileceğini düşündüm. 1 ve 2 dedim. Doğal sayıysa 0 da olur dedim. Sonra işin eksi sonsuza kadar gideceğini düşünüp “ee yeter be iyice abarttınız!” diye eve ulaşana kadar söylendim. Apartmana girince kapıyı çalmadan, kapının arkasından İrem’e seslendim. Beni duymadı. Telefonumu çantamdan çıkarıp İrem’i aradım. “Ben kapıdayım ama açma kapıyı bir şey soracağım, çok acele” dedim. Beni anlamamış olacak ki kapıyı açtı. Sinirle kapıyı kapattım ve kulağını kapıya daya dedim. “İçeri girmekle vakit kaybetmemeliyim” diye düşünmüştüm ama henüz cevabı alamamıştım. Sonra sesimi duysun diye var gücümle bağırdım “küçüktür 3 ne yaa?” diye. “Kalp oluyo öyle” dedi. “Tamam aç kapıyı” dedim. Bu sefer duymadı. Zili çaldım. Otomatiğe bastı. “Kapının önündeyim, niye otomatiğe basıyorsun” diye kızdım ama tepkimi belli etmedim, her şeyi içimde yaşadım.

küçüktür ve 3 tuşlarını kullanarak kalp ortaya çıkarmayı düşünebilen insanı daha ayakkabılarımı çıkarmadan takdir ettim içimden ve ayakkabılar çıkınca hemen ben de bilgisayarın başına oturdum. Önce doğruluğunu kontrol etmek için ben de bir "küçüktür 3" yaptım. Valla kalp oluyordu. Birkaç dakika hayranlıkla o kalbi izledim. “Boş boş durma sen de bir şeyler bul” diye beynime kızdım ve hemen bir "büyüktür 7" yaptım. Herhangi bir anlam ifade etmedi. “Bir de çift sayı deneyeyim” dedim ve "eşittir 4" yaptım. Yok, bu da olmamıştı. Sonra klavyede kaç tuş olduğunu saydım ve 88 sonucuna ulaştım. Hesap makinesini elime alarak 88 tuşla oluşacak kombinasyonları hesaplamaya başladım. Ben de bir şeyler bulmalıydım. “Shift falan da var, ona basınca karakter sayısı artıyor” diye bir çıkarımda bulundum. Benim için daha iyiydi bu. Ne kadar çok şekil, o kadar fazla ihtimaldi ve ben en güzelini bulmalıydım. Yoğun çalışmalarımın sonucunda zibilyon kadar kombinasyondan bula bula “çö” diye bir şey buldum. Herhangi bir duygusallık ifade ediyormuş gibi gelmedi bana. “İfadene de sana da” diye söylenerek bilgisayarın başından kalktım. “Sana da” dediğim şey neydi, sonra bunu düşündüm. Bir sonuca varamadım.

Gel zaman git zaman "küçüktür 3" ifadesine gözüm alışmaya başladı. Gözüm alıştıktan sonra gönlüm bu ifadeyi kullanma isteğiyle yanıp tutuşuyordu artık. İfadeyi kullanarak “Ben de trende ayak uyduruyorum, heyo hepiniz gibiyim ben de” demek istiyordum adeta herkese. Bu sayede toplumda kabul görebilir, sevgimi anlatmanın en güzel yolunu bulduğumu ispatlayabilirdim. “Eğer bir insan herhangi bir şeyi seviyorsa mutlaka bu ifadeyi kullanmalı” diye düşünüyordum. Sırf bu ifadeyi duvarına yollayabilmek için kız arkadaş buldum. Onu sevdiğimi yüzüne karşı söyleyerek değil, herkes görsün diye salak bir şekilde duvarına ifade yollayarak göstermeliydim. Zaten bir kere "küçüktür 3" yaptıktan sonra da ayrıldım.

Saate baktım, 04:16 olmuştu. Kalpli çift aklıma geldi. “Ne kadar çok saçmalıyoruz, seviyorsan aç söyle, o kalp göndermeler falan ne! Sanallaştırmayın bu kadar hayatı!” diye topluma ders verici yorumlar yaptım. Sonra Mustafa’nın profiline girip "büyüktür 8" yazdım. “Ulan şimdi terbiyesiz bir şey falan çıkar” diye tırstım ve hemen delete tuşuna bastım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder