4 Haziran 2011 Cumartesi

Teyzeden Karakter Tahlili

En az 50 yaşında, boyları en fazla 1.59 m olan, kiloları oldukça fazla bayan vatandaşlarımıza halk arasında teyze denir. Teyzeler söz konusu olduğu zaman komik bir şeyle karşılaşmamak pek olası değildir. Konu teyzelerden açılmışken; geçen gün markette yaşadığım bir olay beni teyzelerin ülkemizdeki komedi kaynağı olabileceği konusundaki inancımı pekiştirdi. Marketteki olay express kasada geçiyor ve hepimizin bildiği gibi express kasa en fazla beş adet ürün aldıysak kullanmaya hak kazanabileceğimiz bir para ödeme noktası. Önündeki market arabasında yüzlerce ürün olan teyzeyle aramda geçen diyalog şöyle:

Teyze: (Arkasını dönerek) Sizin bir tane mi?

Erdem: (Aha sırasını bana veriyor umuduyla) Evet!

Teyze: Hımm

Teyzenin bunu dedikten sonra önüne dönmesi ve bana sırasını falan vermemesi. Nasıl bir psikoloji sayesinde bana böyle bir soru sormak istedi bilemiyorum. Kendisinin çok çok fazla şey alması, buna rağmen express kasada sıraya girmesi ve bunun karşılığında benim gibi bir garibanın sadece bir adet ürünle markette ezik rolüne bürünmesi teyzeyi ilginç bir şekilde tatmin etmiş olabilir.

Ayrıca bugün fark ettim ki birkaç tane spor aleti ve bir-iki teyze ile birlikte gayet komik görüntüler elde etmek mümkün. Çok güzel çalışan belediyelerimizin ilçelerinde gördükleri her parka yerleştirdikleri ve plastikten veya metalden imal edilmiş spor aletleri, teyzelerimizin çok fazla önem verdikleri şeyler arasında önemli bir yere sahipler. Her sabah okula gelirken içinden geçtiğim parkta gördüğüm, canhıraş bir şekilde spor aletleri ile haşır neşir olan teyzelerin, hayatları boyunca başka herhangi bir şeye bu derecede bağlandıklarını zannetmiyorum. Yıllar boyunca vücutlarında biriktirdikleri kiloları plastik şeylerin etrafında dönerek vereceklerine inanmaları sayesinde, en karamsar anlarda bile içimizdeki umut tohumlarını yeşertmeye çalışmak nasıl olur tüm dünyaya gösteriyorlar.

Spor yapan teyzelerin bana şöyle bir faydası oldu: Parkın ortasında halter kaldırmaya çalışan teyzeyi gördükten sonra dünyada hiçbir zorluğun beni yıkamayacağı gibi bir fikir edindim. Bu teyze bile halter kaldırmayı göze alacak kadar hayata inanmışsa ben neden yirmi üç yaşımda dünyanın bütün yükü benim omuzlarımdaymış gibi düşünmeli ve kendimi yıpratmalıydım ki? Menisküsüm iyileşirdi, dersler bir şekilde hallolurdu, çok isteyen varsa gelip beni bulsundu.

Fakat halter kaldırmaya çalışan bir teyzenin bile kolaylıkla değiştirebileceği bir hayat felsefesinden bahsediyorum ve bu da artık sığlık konusunda zirve yaptığımı gösteriyor. Bu kadar sığlıktan sonra “heeyt be hiçbir şey yoramaz beni, ultra bir yaşam felsefem var” demek de aymazlıktan başka bir şey değil. Bir paragraf önce kendimi övmeye çalışırken bu paragrafta yerin dibine sokmam da ne kadar tutarsız olduğumu göstermekte. Böyle bir insanın menisküsü de olur, dersleri de hallolmaz, kimse de gelip bir şey bulamaz. Tüm kişilik özelliklerimi de teyzelere bakıp saymaya çalışmama ne denir peki? Daha ne kadar kötüleyebilirim kendimi bilemiyorum. Susmam gerekiyor artık. Sustum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder