30 Ağustos 2011 Salı

"Allah Sevdiğine Kavuştursun Abi"

Önünden geçmek üzere olduğum dilenci bana bakarak “Allah sevdiğine kavuştursun abi” diyor. Yaşı otuzun üzerinde gözüktüğü halde neden bana abi dediği hakkında bir fikrim yok. Belki saygıdan, belki ağız alışkanlığı, bilmiyorum. “Kanka” falan demesinden iyidir sonuçta. Neyse, burada önemli olan şey sevdiğime kavuşturulma isteğim. Kadının herkes için kullandığı fix bir cümle mi bu yoksa yolda yürürken insanlara “sevdiğine kavuşamamış” gibi ilginç bir izlenim verecek kadar hüzünlü mü yürüyorum?

Öncelikle kadın, gelene geçene söylemek için bu tarz cümlecikler geliştirmiş olabilir. Yani doğaçlama takılmak yerine, “Erkek gelirse ‘Allah sevdiğine kavuştursun’ derim; kız gelirse de yine ‘Allah sevdiğine kavuştursun’ derim” gibi basit bir mantığı vardır belki bu işlerin. (Çocuklu insanlar için de “Allah çocuklarına bağışlasın” favoridir. Bir de “İlaçlarım için yardım edin” var da, o ayrı bir konsept) İnsanların sevdiklerine kavuşabilmek için yolda ona buna para saçmak gibi bir özellikleri yok bildiğim kadarıyla. Ama sanırım dilenen insanlar bu taktiğin tutacağına çok inanıyorlar ve bundan dolayı kendilerinden o kadar emin davranıyorlar ki, sanki parayı onların avucuna bıraktığınız zaman, yanınızda bir Betül, Necla, Hasan, Hüseyin peydah olacak pof efektiyle. Sanki böyle bir şey olsa “Bak ben demiştim sana” diyecek gibi bir halleri var. Böbürlenecekler sanki bununla. Kendinizi borçlu hissedeceksiniz onlara. Ama bir gün hiç tanımadığım bir dilenciye sırf bana bunu söyledi diye usul usul sokulup “Merhaba, o cümle işe yarıyor mu?” diye sorabilirim de meraktan. Gerçi kimse de yoğurdum ekşi demez değil mi? Yani bu soruya “Yok abi ya bir şey olmuyo işte, bi umut para verirler diye söylüyoruz” diye cevap vermezler herhalde. Hatta şöyle bir cevap bekleyebilirim: Tabii abi, yaramaz mı? Geçen, biri, bana para verince evlendi, nikahına çağırdı hatta da şahit falan yaparlar diye gitmedim. Sevmiyorum abi o tarz işleri… Ben burada duamı ederim, gerisi onlara kalmış, her şeye ben yetişemem ya!

Tabii ki bu olaya bir de diğer ihtimali düşünerek yaklaşmam gerekiyordu. Acaba gerçekten rezil bir insan gibi mi yürüyorum? Yani, etrafındaki herkes tarafından terk edilmiş gibi gözüken, biçare, sersefil bir imaj mı oluşturuyorum insanların gözünde? İnsanlar beni gösterip “Bu çocuğu bıraktılar, gittiler, hadi acıyalım ona” diyorlar mı? Ya da ortama malzeme oluyor muyum “Heh geldi Allah’ın yalnızı” diye? Dilenciler “Ulan tipe bak, bu gerizekalı kesin yalnızdır” mı diyorlar beni görünce ve devam mı ettiriyorlar bu düşüncelerini “İdiot gibi de zaten, dur şunun parasına çökelim” şeklinde? Gerçekten çok mu saf görünüyorum “Ehehehehe yalnız olmayacakmışım, o halde tüm bozukluklarımı ya da dur lan cebimdeki bütün paramı vereyim!” şeklinde düşünürüm diye? Bir de nasıl yürüyorum da insanlar attığım adımdan yalnız olduğum fikrine kapılıyorlar? Özellikle bu sorudan sonra yoldaki binaların, arabaların camından yürüyüşümü incelemeye başladım, fakat gönül gözüm mü kapalıdır nedir, hiç de öyle sağ ayağımla falan adım attıkça “Birlikte olduğum bir insan var mı yok mu?” sorusuna cevap olabilecek bir bilgi edinemedim. Belki benim sığ olmamdan kaynaklanıyordur bu durum.

Cevap veremiyorum bu sorulara. “Ulan dilenci haklı galiba, yalnızım ki bunları düşünüyorum, işim gücüm yok tabii ki” diyorum. “Bari müzik dinleyeyim de yanımda biri varmış gibi olsun” diye bir karar alıp, çantamda mp3 playerımı aramaya başlıyorum. Tam buldum diye sevinirken, uzaktan mendil satan bir çocuk gözüküyor ve ağzımdan istemsizce dökülüyor şu kelimeler: Hadi bakalım sen ne yumurtlayacaksın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder