15 Ağustos 2011 Pazartesi

Sosyal Birey

Balkonda oturup sanki çok derin düşünceler içindeymişim gibi gözlerimi kısmış etrafı seyrederken telefonumun sesini duyuyorum. Telefonu ilk aldığım gün sesini kısma ve bir daha hiç açmama gibi ilginç kararlar alabiliyordum ama nerden estiyse kafama ses seviyesini “1” yapmış da olsam açmışım sesini. Uzun süredir sesini duymadığım için önce bir kararsızlık yaşıyorum “Benim telefonumun sesi böyle miydi ya?” diyerek. Bu konuyu enine boyuna düşünmeye başlıyorum ama işler içinden çıkılmayacak hale gelince yerimden kalkıp gidiyorum telefonun yanına. Ekranda “Yeni Mesaj” yazıyor. Her zaman yaptığım gibi “Mesajın kimden gelmiş olabileceğini tahmin etme oyunu” oynuyorum. Elimde çok fazla seçenek yok. Böylece mesajı gönderenin kim olduğunu bilebilme ihtimalim artıyor. İhtimalin artması halimi hatırımı soran insan sayısının o kadar azalması demek. Böyle dalgalanmalar yaşıyorum hayatımda; bir taraf artarken, bir taraf azalıyor. Kimyasal bir reaksiyon olsam dengeye ulaşabilmem için yıllar boyunca bekletilmem gerekebilir laboratuvar ortamında.

Kafamdan ihtimalleri geçirmeye başlıyorum ama topu topu 3-4 ihtimal bulabiliyorum. Bu ihtimallerin bir kısmını da “İrem karşımda oturuyor, babamın bu taraklarda bezi olmaz, annem ise bu işlerin adamı değildir zaten” diyerek eliyorum. Türkiye’de 45-50 milyon insan cep telefonu kullanırken bana mesaj göndermesi ya da beni araması muhtemel bu kadar az insanın olması, kendim hakkında “Sosyal olarak içe dönük bir insan mıyımdır nedir!” diye bir yorum yapmama neden oluyor. “Sosyal olarak içe dönük olma” adına bakılınca sanki çok karizmatikmiş, insana inanılmaz meziyetler katıyormuş ve öyle olması için de bir insanın çok fazla emek vermesi gerekiyormuş gibi izlenimler uyandırsa da aslında bayağı tırt bir şey. Rezillik yani. Yani öyle “Hadi bugün hep beraber sosyal olarak içe dönüyoruz” falan denilebilecek bir şey değil. “Acaba kimseyi beklemeden kendi kendime mi sosyal olarak içe döndüm?” diye düşünüyorum ama söylemesi bile bu kadar uzun olan bir eylemi başarıyla gerçekleştirmiş olabilir miyim emin değilim. Farkında olmadan da sosyal olarak içe döndüysem bunu bir parti ile kutlamaya karar veriyorum sonra. Ama parti nüfusu pek kalabalık olmaz, sadece ben katılırım. Sonuçta sosyal olarak içe dönmüşsün, kimi davet edebilirsin ki!

Biraz daha akıllıca düşünmeye başlayınca “Şimdi durduk yere sosyal olarak içe dönüp başımıza iş almış olmayalım” diye bir korkuya kapılıyorum. Birkaç kişiyi arayıp “Ya sence ben sosyal olarak içe dönmüş olabilir miyim yoksa hala dıştaymışım gibi falan mı gözüküyorum?” diye sormayı planlıyorum. Telefon rehberine girip bu konu hakkında fikirleri alınabilecek insanlara bakmayı düşünüyorum ama ekranda hala koskoca bir “Yeni Mesaj” yazısı duruyor. “Dur bakalım, önce mesajı açıp okuyayım” diyorum.

Gönderen EGM olarak gözüküyor. Önce “Kimi EGM olarak kaydetmiş olabilirim ki?” diye düşünüyorum fakat bir sonuca varamıyorum. Mesajın sonunda Emniyet Genel Müdürlüğü yazıyor. İhtimallerin içinde EGM yoktu. Oynadığım oyunu kaybediyorum ama “Ee Emniyet Genel Müdürlüğü bile bana mesaj atıyorsa gayet sosyal bir insanım, içe döndüm mü falan diye sormama gerek yok kimseye” diyip mutlu oluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder