14 Ağustos 2011 Pazar

Doğum Günün Kutlu Olsun İrem!

Çocukluğumda tek başımaydım. Kendi kendime oyunlar uydurur, bir topun peşinde koşar, elime kağıt kalem alıp saçma sapan şekiller karalar, elleri, kolları vücudundan büyük adamlar çizerdim. Ninja Kaplumbağalar’a hayrandım ve küçük defterime sırasıyla onların adlarını yazar, bazen de onların yerine geçer koltuktan koltuğa zıplardım, hayali düşmanlarımı tek başıma yenebilmek için. Cips paketlerinden çıkan tasoları üst üste dizer, karşımda birisi varmış gibi oynardım onlarla. Önce ben yıkmaya çalışırdım tasoları, sonra sıra karşımdakine geçer, onun yerine de ben fırlatırdım elimdeki tasoyu önümdeki taso yığınına. Karşımdaki hayali biri olduğu için sürekli ben kazanırdım oyunları.

Sokağa çıkmıyordum, sokak hep yabancı gelirdi bana. Yalnız büyüdüğüm için sokaktaki kalabalık rahatsız ederdi beni. Küçücük halimle canım yandığında hep tek başıma ağlamaya alışmıştım. Bir tane yastık seçerdim kendime ve ona sarılırdım, onla konuşmaya çalışırdım sanki beni anlayabilecekmiş gibi. Evin tek çocuğu bendim ve benim üzerime titrenirdi. Evde yapılan yaramazlıkların, bazen kırılan bir vazonun, yere dökülen ekmek kırıntılarının sorumlusu bendim.

Bir sabah eve gelen bir telefon artık o evde tek çocuğun ben olmayacağını söyledi kulağıma. Tek başına geçirilen koskoca dokuz senenin sonuna gelinmişti ve bu başlangıcı yapan minik bebeğin nasıl bir şey olduğunu görmek için hastaneye koşmuştum. O zaman annemin kucağında yatan bembeyaz bebeğin, benim yıllar boyunca en iyi dostum olacağını düşünemeyecek kadar küçüktüm.

29 Temmuz 1996 tarihini gösteriyordu o gün bir takvim yaprağı. O takvimden kağıtlar koparıldıkça büyüyen, önceleri sadece gözlerini kırparak, sonra gülümsemeye başlayarak benle anlaşmaya çalışan, her sabah uyandığında benim kucağımda küçük bir ev turu yapan, emeklemeye başlayınca peşimden ayrılmayan, ilk adımlarını atmaya başladıktan sonra elimi hiç bırakmayan, artık bana “Abi” demeye başlayan, ağladığında koşarak yanıma gelen, bebek arabasını bana ittirten, istediği çikolatayı bana gösteren, benim okuldan gelmemi camda bekleyen, beni görünce kapıyı açıp bana sarılan, bütün gün yaptıklarını bana anlatan, benim neler yaptığımı merak eden, sofrada illa benim yanıma oturmak isteyen, oyun arkadaşı olarak beni seçen, okul çantasını mutlaka beraber almamızı şart koşan, ödevlerini bana soran, yazılılarına benimle birlikte hazırlanan, karnesini ilk olarak bana gösteren, bir isteği olduğunda önce bana gelen, benim bir ihtiyacım olduğunda hemen yanıma koşan, artık iyice büyüyünce benim sıkıntılarımı can kulağıyla dinleyen, bana fikir veren, benle dışarıya çıkan, “Abim olmazsa ben de gitmem” diyen, babaannemi kaybettiğimde omzuma başını koyarak benle birlikte ağlayan, alacağı kıyafeti bana soran, saçının modelini bana beğendirmeye çalışan, sevildiğimi gerçekten hissettirebilen, birisine ihtiyaç duyduğumda hiç düşünmeden benim yanımda olan çok sevdiğim bir kardeşim oldu.

Doğum günün kutlu olsun İrem!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder